ZEKİ VE AKILLI OLMAK ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ

Merhaba sevgili okurlarım, evet kaldığımız yerden devam edelim. Bu konuda devamla, yazdığım önceki yazılarımı okuyanlar bilir, ne çeşit bir sıkıntıymış değimli, şu zeki ve akıllı olmak arasındaki ince çizgide dolanıp durmak. Çevremiz, maalesef zeki insanlarla dolup taşar da akıllısını bulmak çok zordur, buradaki bir başka sıkıntı, zorluk, insanların, zeki ile akılı olanları, kolaylıkla ayırt edememeleridir.  Düne kadar bizi yöneten çok zeki bir siyasetçimiz, konuşmalarını, art arda sıraladığı rakamlarla süsler ve bunları hiç nefes almadan sayıp döktüğünde, birçoğumuz ‘ ne kadar akıllı adam, rakamlarla konuşuyor’ derdik, oysa söylediği rakamları, hiç birimiz aklımızda tutamadığımız gibi, doğru olup olmadıklarını merak edip, araştırmışlığımızda yoktu. Bunun yanında, birilerini, bir şekilde kandırmaya, argo terimlerle, ona bir şey yutturmaya çalıştığımızda, eğer başarılı olamamış ve kişi bunu fark etmişse, ‘vay be ne üç kağıtçı adam, valla, tilki gibi, kafasında kırk tane tilki dolaşıyor, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor’ demişizdir. Neden? Çünkü, zekice yaptığımız kurnazlığı, yememiştir. Yani, özetle, bizim toplumumuz, zekiyi akıllı, akıllıyı hep kurnaz, cambaz zannetmiştir. Zeki olmanın sakıncalarını sıraladığımız, geçmişteki yazılarımızı ciddiye alan zeki bir insan, eğer bir gün akılı olmaya karar verirse, yapacağı ilk iş, ‘akıllı’ kelimesinin, ne anlama geldiğini öğrenmektir. Buradaki sorun, zeki insanı aşağılamak asla değildir, çünkü sistem bunu yapılandırmıştır. Bunun yanı sıra, akıllı olduğunu fark eden ve aklını zekasından çok kullanan insanların her toplumda ve toplulukta işi zordur. Akıllı insanlar, yaptıkları iş ve eylemlerinin sonuçlarını genellikle zaman içinde alırlar, ancak zeki insanın buna sabrı ve ayıracak zamanı yoktur. Hal böyle olunca da, iş kotarımında, olaylar karşısındaki duruşlarında, konulara hakimiyetlerinde, her iki gurubun hakikaten yüz seksen derece denilebilen farklı bakış açıları vardır. Akıllı insan iyi bildiği konularda ne kadar sabit fikirli ise, zeki insan hemen, hemen her konuda tutucu ve sabit fikirlidir. Onun için doğru, inandığı, ya da, inanmak istediği şeylerdir, oysa akıllı insan, o gün için geçerliliğini sürdüren tek doğruyu araştırıp, akıl süzgecinden geçirdiği için, doğru olan şey, kendi hoşuna gitse de gitmese de, o dur. Anlaşılacağı gibi, bu şekilde, karşı karşıya gelen bu iki insan tipinin, ortak bir akıl üretmeleri mümkün değildir. Ne demiştik geçen yazımızda? Ortak zeka üretmek diye bir kavram yoktur, çünkü, her insana göre değişen zeka algısı, herkes için farklı sonuç doğurur, ancak akıl ögesi öyle değildir, analitik bir sonuç olduğundan, farklı yollardan da gelinse, çıkış noktaları hep aynı olacağından, ortak akıl üretmek diye bir kavram vardır, aklın yolu birdir, lafı da, oradan gelir. Bu sonuca göre, kendini akıllı olarak yetiştirmiş bir insana, zeka marifetli insanlarla fazla diyalog kurmalarını tavsiye etmem. Benim tavsiyem, bu tür insanları hayatlarından çıkarmaları ya da, buna olanak yoksa, onlarla olan ilişkilerini minimuma indirgemeleri şeklinde olacaktır. Burada patenti bana ait olan bir sözümü hatırlatayım. ZEKİ İNSANLAR, AKILLI OLMANIN NE BÜYÜK BİR AVANTAJ OLDUĞUNU BİLSELERDİ, ZATEN ZEKİ OLMAZLARDI. O nedenle, bu tür insanlarla mücadele etmek yerine, kendi hallerinde bırakmak, kişisel huzurunuz için daha hayırlıdır. Zeka testleri konusunu işleyeceğimizi, daha önce açıklamamıza rağmen, konumuz, doğal olarak, farklı yönlere kayınca, bir erteleme oluştu, bunun için mail gönderen, dikkatli iki okurumdan özür dileyerek, konuyu bu ay araştıralım ve hatırlattıkları için kendilerine teşekkür edelim. Zeka testleri, ( Intelligence Quotient Score ) IQ, bizim ülkemizde, şov ve ticari bir kazanç olarak yerini alıp, bir süre moda olduktan sonra, şimdilerde, biraz gündemden düşer gibi olmuştur. Genelde zeka hücreleri, 18-21 yaşından sonra, üreme işlevlerini kaybedip, yavaş yavaş, ilerleyen yıllarda eskiyip, hemen hemen çok az ya, da hiç kullanılmaz hale gelirler. Bu düşünce ortaya atıldığından günümüze, birçok platformda tartışılmış ve ancak, mart 2009 yılında, ABD California üniversitesince yapılan, araştırmalar sonunda kanıtlanmıştır. O nedenle zeka geliştirme üzerine yapılan, küçük yaştaki egzersizler ve eğitim şekilleri, yaş ilerledikçe, insana bir fayda sağlamaz, buna geçen ay değinmiştik. Birçoğumuzun, okul yıllarımızda, son derece zeki ve başarılı olan arkadaşlarımızdan, birçoğunun, ileriki yıllarda, çalışma hayatları ve özel hayatlarındaki başarısız performanslarını görünce, hayretler içinde kalmışızdır.  Akıl geliştirmiş, analitik düşünce sistemi ile eğitilmiş ve maalesef, az sayıda olanlarını, bunun dışında tutalım. IQ testi, kişinin zeka testi, yani yetenek ya da, dikkat testi sonunda almış olduğu puan karşılığında, tespit edilen, zeka perfonmans yaşının ( zaman kullanımı ve doğru yanıtlar ), gerçek yaşına bölünmesinden meydana gelen sayının, 100 rakamı ile çarpılması sonucu elde edilir. Akıl geliştiren çocuklarda, bu ilk yıllarda ( 4-12 yaş ) çok yüksek,  sosyal uyum ve algılama yeteneği içeren testlerde, yaklaşık 15-20 yaşları arasında düşme eğilimi gösterir. Bir hastalık yada travma yoksa bu, hayra alamettir. IQ testi, esasen, akademik ( eğitim dalları, branş belirleme ) yeteneğin ve konu ile ilgili bilgi derecesinin, gurup içinde, karşılaştırmalı olarak, üstünlük derecesini sıralamaya yarayan, bir ölçme tekniğidir.  Müzik kulağı araştırması için yapılan ses ve tempo-vuruş testleri de bir çeşit müzik yeteneğini öğrenmemize yarayan, bir çeşit IQ testidir. Bunun eğitim öncesi, eleme maksatlı uygulamaları olduğu gibi, çocuğu hayata hazırlama biçiminde yapılan çeşitleri de vardır ve batılı ülkelerde her çocuğa uygulanır.  
Aslında insan yüzlerce değişik yeteneğe sahiptir. Bu yeteneklerin bir kısmı bu testlerle doğruya yakın olarak ölçülebilir. Bu testler, zamana endeksli olduğundan, akıl yolu ile değil, zeka çabukluğu ile daha iyi sonuç verir. Akıl burada pek işe yaramaz. Çocuklara uygulanan, sosyal-kültürel seviyesine ait testlerde, örnek olarak, 8 yaşındaki bir çocuğa, 4 ve 12 yaş guruplarında, o kültür ve eğitim standardında, doğru alınmış cevaplar kullanılarak yapılan testin sonunda, üst yaş gurubundan doğru yanıtladığı sorularla, tavan yaşı, bulunur. Buradan hareketle, zeka yaşının ve zeka seviyesinin değerlendirmesi yapılır. Bunu bir örnekle açıklayalım. 8 yaşındaki bir çocuğa 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 yaş gruplarından 12'şer soru soruluyor ve çocuk, 6, 7 ve 8 yaş grubu sorularının hepsini biliyor. 8 yaş grubundan 10, 10 yaş grubundan 8, 11 yaş grubundan ise 6 soruyu doğru cevaplıyor, diye kabul edelim. 12 yaş grubu sorularını da bilemediğini var sayalım. Buna göre hesaplama yaparsak, bu örnekteki çocuğun zeka yaşı = 12+12+12+10+8+6=60/6 =10 dur. Zeka seviyesi (IQ) ise zeka yaşının 100 ile çarpılıp, doğum yaşına bölünmesi ile elde edilir. Buradan IQ = (zeka yaşı x 100)/ doğum yaşı = (10xl00)/8 =125 'dir. IQ değerlendirme yüzdeleri şöyle sıralanabilinir. 0 - 49 Aptal, 50 - 89 Düşük zekalı, 90 - 109 Normal zekalı, 110 - 129 İleri zekalı, 130 ve üstü, üstün zekalı olarak kabul edilebilinir. Ancak, 50 değeri, bir çocuğun, yaşam boyu yapabileceği şeyleri kavraması ve bir akıl geliştirebilmesi için, başlangıçta yeterlidir, yeter ki daha sonraki, gelişimi içinde, ona doğru bir eğitim verilebilsin. Sosyal gelişim olarak bize lazım olanı bu 4-12 yaşa kadar olanıdır. Bundan sonra yapılan bu ve benzeri testler, aslında sadece yetenek testleridir ve istenilen konuya ait IQ ipuçlarını öğrenmeye yarar. Müzik kulağı araştırması için yapılan ses ve tempo-vuruş testleri de bir çeşit müzik yeteneğini öğrenmemize yarayan IQ testleridir. Bu testlerden alınan neticelere göre, çocuk, meslek ve kariyer eğitimine yönlendirilebilinir. Buradan da anlaşılacağı gibi, testlerdeki sorular, ileri ülkelerde hazırlanmış bir teks den kopyalanıp ülkemizde uygulanmaya kalkılırsa, sonuç yanıltıcı olur. Çoğunlukla da ülkemiz çocukları bu testlerden, hazırlandığı ülke çocuklarına göre daha başarılı çıkabilir, bu bizim eğitim sistemimizden ve kültürümüzden kaynaklanan, zeka egzersizlerini daha çok yapmış olduğumuzdan kaynaklanabilir, çünkü, eğitim ve sosyal kültürümüz kurnazlık tabir edilen zeka oyunları ile dolu hikayeler ve konular içerir. Zaten, çocuk, çocuk yaşında çok iyi bir gözlemci olduğundan, daha küçük yaşta, ‘attım gittiii’ dediğiniz, ona vermek istemediğiniz şeyleri, nasıl sakladığınızı, sizin bile anlamakta zorluk çektiğiniz bir zekilikle ve kısa sürede kavrar. Bu ve buna benzer biçimde eğitilen, küçük yaşta ezberleme ile ilgili yaptığı başarıları, aşırı olarak taktir edilen bu tarza yönlendirme çabaları, çocuğun zekasının gereğinden fazla gelişmesine yardımcı olur, ancak, bilgi biriktirmeye zaman ayıramadığı için, akıl geliştirme konusunda aynı başarıyı gösteremez, bu tür çocuklar, sosyal dersleri, matematik, fizik gibi derslerden daha çok severler. Bu testlerin hazırlanması, aslında iyi bir araştırma ve gözlem gerektirir. Bu konuştuklarımızın anlamı aslında şudur. IQ testi, yapıldığı yaş ve konu gurubu içinde, zorluk derecelerine göre, kendi yaş gurubumuza göre yapılmış bir karşılaştırma deneyidir. Konuya gelecek ay kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Saygı & Selam & sevgi
YETKO